Emirhan
New member
İstifa Eden Memur KPSS ile Tekrar Atanabilir mi? Bilimsel Perspektiften Bir İnceleme
Bir kamu çalışanı olarak görevinden ayrılan birinin tekrar devlet kadrosuna atanıp atanamayacağı sorusu, sadece hukuki bir mesele değildir; aynı zamanda etik, psikolojik ve sosyolojik boyutları da bulunan karmaşık bir konudur. Bu yazı, “istifa eden memur KPSS ile tekrar atanabilir mi?” sorusunu bilimsel yöntemlerle ele alarak, mevzuatın yanı sıra toplumsal algı, bireysel motivasyon ve kamu yönetimi dinamikleri açısından analiz etmektedir.
---
Yasal Çerçeve: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Atama Koşulları
Bu konunun temeli, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 92. ve 97. maddelerine dayanır. Madde 97’ye göre, istifa eden memurların yeniden atanabilmesi için belirli süreler geçmesi gerekir.
- İlk kez istifa eden memurlar, 6 ay bekleme süresinin ardından yeniden atanabilir.
- İkinci kez istifa edenler, 1 yıl beklemek zorundadır.
- Disiplin cezası veya soruşturma nedeniyle çekilenler ise, kamu görevine dönüşte kısıtlamalarla karşılaşabilir.
Bu maddeler ışığında, hukuken istifa eden bir memurun KPSS’ye girerek yeniden atanmasının önünde bir engel yoktur; yeter ki bekleme süresi dolmuş ve memurluğa engel bir fiili bulunmasın. Ancak mevzuatın bu açık hükmü, pratikte psikolojik, kurumsal ve toplumsal faktörlerle karmaşıklaşmaktadır.
---
Veri Temelli Yaklaşım: Yeniden Atanma Oranları ve Motivasyon Analizi
2022 yılında Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, istifa eden memurların yaklaşık %37’si beş yıl içinde tekrar KPSS’ye başvurmaktadır (Kaynak: Kamu Personeli Araştırmaları Dergisi, 2023). Bu grubun %61’i “ekonomik istikrarsızlık” nedeniyle yeniden başvuru yaparken, %22’si “mesleki tatminsizlik” nedeniyle ayrıldığını, ancak özel sektörde aradığını bulamadığını belirtmiştir.
Araştırmada kullanılan yöntem, nicel analiz ve anket temellidir. 1.200 kişiyle yapılan çalışmada, cinsiyet dağılımı %54 erkek, %46 kadın olarak belirlenmiştir. Erkek katılımcıların çoğu yeniden memuriyete dönme kararlarını “kariyer güvenliği” ve “emeklilik güvencesi” üzerinden temellendirirken; kadın katılımcılar, “iş-yaşam dengesi” ve “çocuk bakımı desteği” gibi sosyal faktörlere dikkat çekmiştir.
Bu veriler, istifa kararının sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal yapıların ve ekonomik koşulların belirleyiciliğinde şekillendiğini göstermektedir.
---
Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Farklı Bakışlar, Ortak Kaygılar
İstifa eden erkek memurlar genellikle “rasyonel karar” aldıklarını ifade ederken, kadın memurların önemli bir kısmı “duygusal yük” ve “sosyal baskı” unsurlarını vurgulamaktadır (Kaynak: TÜBİTAK Sosyal Bilimler Araştırmaları, 2022). Bu fark, toplumsal cinsiyet rollerinin kamusal iş hayatına yansımasının tipik bir örneğidir.
Erkekler için istifa ve yeniden başvuru, analitik bir süreçtir: piyasa koşulları, maaş dengesi, uzun vadeli güvence gibi faktörlerle değerlendirilir. Kadınlar içinse, aynı süreç genellikle çok katmanlıdır; aile içi roller, çocuk bakımı, toplumun “memurluk kadındır, sabır ister” yargısı gibi unsurlar bu kararlarda etkilidir.
Bu noktada empati ve veri bir arada ele alınmalıdır. Çünkü toplumsal cinsiyet farkları, sadece bireysel tercihlerde değil, aynı zamanda kurumların işe alım süreçlerinde de dolaylı etkiler yaratmaktadır.
---
Sosyolojik ve Kurumsal Boyut: Devletin Algısı ve Toplumsal Etkiler
Kamu kurumlarında hâkim olan bürokratik kültür, istifayı genellikle “sadakatsizlik” olarak algılar. Bu durum, yeniden atanma sürecinde adayın psikolojik bir bariyerle karşılaşmasına yol açabilir. Sosyolog Emine Güler’in (2021) “Kamu Kurumlarında Algı ve Güven” araştırmasına göre, yöneticilerin %48’i “önceden istifa eden birini tekrar istihdam etme konusunda tereddüt yaşadığını” belirtmiştir.
Bu algı, bilimsel olarak “örgütsel güven” kavramıyla açıklanır. Yani bireylerin kuruma bağlılığı kadar, kurumun da bireye güven duyması gerekir. Ancak Türkiye’de kamu yönetiminde bu güven ilişkisi hâlâ hiyerarşik ve tek yönlü bir yapıya sahiptir. Bu durum, istifa eden bireylerin “yeniden başlama hakkı”nı sosyolojik olarak sınırlandırmaktadır.
---
Etik ve Psikolojik Açıdan Değerlendirme
İstifa, her ne kadar yasal bir hak olsa da, toplumsal algıda “vazgeçiş” olarak görülür. Bu algı, özellikle kadın memurlar üzerinde daha ağırdır. Kadınlar, “aile önceliği” veya “duygusal tükenme” gerekçesiyle istifa ettiğinde, toplum bunu doğal karşılar; ancak yeniden başvurduklarında, “kararsız” ya da “istikrarsız” olarak etiketlenebilirler.
Erkek memurlar içinse durum tersine döner: İstifa cesaret, dönüş ise “mantıklı geri adım” olarak değerlendirilir. Bu çifte standart, hem etik hem psikolojik düzeyde yeniden atama süreçlerini görünmez biçimde etkiler.
Psikolojik araştırmalar (örneğin: Ergün & Kara, 2020 – Ankara Üniversitesi Sosyal Psikoloji Dergisi) gösteriyor ki, bireylerin kamuya dönüş sürecinde en önemli motivasyon unsuru, “yeniden aidiyet” hissidir. Yani mesele yalnızca iş bulmak değil; toplumda, sistemde ve kurumda yeniden yer bulabilmektir.
---
Bilimsel Yaklaşımlar ve Tartışma Alanı
Bu konunun bilimsel olarak araştırılmasında hem nicel (anket, istatistik) hem nitel (derinlemesine görüşme) yöntemlerin birlikte kullanılması önerilmektedir. Çünkü sadece rakamlar, bireylerin yaşadığı duygusal ve toplumsal etkenleri açıklamakta yetersiz kalır.
Aşağıdaki sorular, bu konuda yapılacak tartışmalara zemin oluşturabilir:
- İstifa eden memurların yeniden atanmasında cinsiyet temelli farklar kurumsal önyargıları yansıtıyor mu?
- Devletin yeniden atamaya ilişkin yaklaşımı, modern kamu yönetimi ilkeleriyle uyumlu mu?
- KPSS sistemi, bireysel hatalardan sonra “ikinci bir şans” yaratma kapasitesine sahip mi?
- İstifa süreci psikolojik danışmanlıkla desteklenirse, yeniden kamuya dönüş oranı artar mı?
---
Sonuç: Bilimsel Gerçeklik, İnsanî Farkındalık ve Adalet Dengesi
İstifa eden bir memurun KPSS ile yeniden atanması mümkündür; ancak bu olasılık yalnızca yasal değil, aynı zamanda sosyal, etik ve psikolojik dinamiklere bağlıdır. Bilimsel veriler, bu kişilerin önemli bir kısmının pişmanlık değil, yeniden anlam arayışı yaşadığını göstermektedir.
Toplumun ve kamu kurumlarının görevi, bu arayışı yargılamak değil, doğru şekilde yönlendirmektir. Çünkü kamu hizmeti, yalnızca görev sürekliliğiyle değil, insan onuruna ve sosyal adalete saygıyla anlam kazanır.
Kaynaklar:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (Madde 92, 97)
- Kamu Personeli Araştırmaları Dergisi (2023)
- TÜBİTAK Sosyal Bilimler Raporu (2022)
- Emine Güler, Kamu Kurumlarında Algı ve Güven, 2021
- Ergün & Kara, Ankara Üniversitesi Sosyal Psikoloji Dergisi, 2020
- Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Araştırması, 2023
Bir kamu çalışanı olarak görevinden ayrılan birinin tekrar devlet kadrosuna atanıp atanamayacağı sorusu, sadece hukuki bir mesele değildir; aynı zamanda etik, psikolojik ve sosyolojik boyutları da bulunan karmaşık bir konudur. Bu yazı, “istifa eden memur KPSS ile tekrar atanabilir mi?” sorusunu bilimsel yöntemlerle ele alarak, mevzuatın yanı sıra toplumsal algı, bireysel motivasyon ve kamu yönetimi dinamikleri açısından analiz etmektedir.
---
Yasal Çerçeve: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Atama Koşulları
Bu konunun temeli, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 92. ve 97. maddelerine dayanır. Madde 97’ye göre, istifa eden memurların yeniden atanabilmesi için belirli süreler geçmesi gerekir.
- İlk kez istifa eden memurlar, 6 ay bekleme süresinin ardından yeniden atanabilir.
- İkinci kez istifa edenler, 1 yıl beklemek zorundadır.
- Disiplin cezası veya soruşturma nedeniyle çekilenler ise, kamu görevine dönüşte kısıtlamalarla karşılaşabilir.
Bu maddeler ışığında, hukuken istifa eden bir memurun KPSS’ye girerek yeniden atanmasının önünde bir engel yoktur; yeter ki bekleme süresi dolmuş ve memurluğa engel bir fiili bulunmasın. Ancak mevzuatın bu açık hükmü, pratikte psikolojik, kurumsal ve toplumsal faktörlerle karmaşıklaşmaktadır.
---
Veri Temelli Yaklaşım: Yeniden Atanma Oranları ve Motivasyon Analizi
2022 yılında Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, istifa eden memurların yaklaşık %37’si beş yıl içinde tekrar KPSS’ye başvurmaktadır (Kaynak: Kamu Personeli Araştırmaları Dergisi, 2023). Bu grubun %61’i “ekonomik istikrarsızlık” nedeniyle yeniden başvuru yaparken, %22’si “mesleki tatminsizlik” nedeniyle ayrıldığını, ancak özel sektörde aradığını bulamadığını belirtmiştir.
Araştırmada kullanılan yöntem, nicel analiz ve anket temellidir. 1.200 kişiyle yapılan çalışmada, cinsiyet dağılımı %54 erkek, %46 kadın olarak belirlenmiştir. Erkek katılımcıların çoğu yeniden memuriyete dönme kararlarını “kariyer güvenliği” ve “emeklilik güvencesi” üzerinden temellendirirken; kadın katılımcılar, “iş-yaşam dengesi” ve “çocuk bakımı desteği” gibi sosyal faktörlere dikkat çekmiştir.
Bu veriler, istifa kararının sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal yapıların ve ekonomik koşulların belirleyiciliğinde şekillendiğini göstermektedir.
---
Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Farklı Bakışlar, Ortak Kaygılar
İstifa eden erkek memurlar genellikle “rasyonel karar” aldıklarını ifade ederken, kadın memurların önemli bir kısmı “duygusal yük” ve “sosyal baskı” unsurlarını vurgulamaktadır (Kaynak: TÜBİTAK Sosyal Bilimler Araştırmaları, 2022). Bu fark, toplumsal cinsiyet rollerinin kamusal iş hayatına yansımasının tipik bir örneğidir.
Erkekler için istifa ve yeniden başvuru, analitik bir süreçtir: piyasa koşulları, maaş dengesi, uzun vadeli güvence gibi faktörlerle değerlendirilir. Kadınlar içinse, aynı süreç genellikle çok katmanlıdır; aile içi roller, çocuk bakımı, toplumun “memurluk kadındır, sabır ister” yargısı gibi unsurlar bu kararlarda etkilidir.
Bu noktada empati ve veri bir arada ele alınmalıdır. Çünkü toplumsal cinsiyet farkları, sadece bireysel tercihlerde değil, aynı zamanda kurumların işe alım süreçlerinde de dolaylı etkiler yaratmaktadır.
---
Sosyolojik ve Kurumsal Boyut: Devletin Algısı ve Toplumsal Etkiler
Kamu kurumlarında hâkim olan bürokratik kültür, istifayı genellikle “sadakatsizlik” olarak algılar. Bu durum, yeniden atanma sürecinde adayın psikolojik bir bariyerle karşılaşmasına yol açabilir. Sosyolog Emine Güler’in (2021) “Kamu Kurumlarında Algı ve Güven” araştırmasına göre, yöneticilerin %48’i “önceden istifa eden birini tekrar istihdam etme konusunda tereddüt yaşadığını” belirtmiştir.
Bu algı, bilimsel olarak “örgütsel güven” kavramıyla açıklanır. Yani bireylerin kuruma bağlılığı kadar, kurumun da bireye güven duyması gerekir. Ancak Türkiye’de kamu yönetiminde bu güven ilişkisi hâlâ hiyerarşik ve tek yönlü bir yapıya sahiptir. Bu durum, istifa eden bireylerin “yeniden başlama hakkı”nı sosyolojik olarak sınırlandırmaktadır.
---
Etik ve Psikolojik Açıdan Değerlendirme
İstifa, her ne kadar yasal bir hak olsa da, toplumsal algıda “vazgeçiş” olarak görülür. Bu algı, özellikle kadın memurlar üzerinde daha ağırdır. Kadınlar, “aile önceliği” veya “duygusal tükenme” gerekçesiyle istifa ettiğinde, toplum bunu doğal karşılar; ancak yeniden başvurduklarında, “kararsız” ya da “istikrarsız” olarak etiketlenebilirler.
Erkek memurlar içinse durum tersine döner: İstifa cesaret, dönüş ise “mantıklı geri adım” olarak değerlendirilir. Bu çifte standart, hem etik hem psikolojik düzeyde yeniden atama süreçlerini görünmez biçimde etkiler.
Psikolojik araştırmalar (örneğin: Ergün & Kara, 2020 – Ankara Üniversitesi Sosyal Psikoloji Dergisi) gösteriyor ki, bireylerin kamuya dönüş sürecinde en önemli motivasyon unsuru, “yeniden aidiyet” hissidir. Yani mesele yalnızca iş bulmak değil; toplumda, sistemde ve kurumda yeniden yer bulabilmektir.
---
Bilimsel Yaklaşımlar ve Tartışma Alanı
Bu konunun bilimsel olarak araştırılmasında hem nicel (anket, istatistik) hem nitel (derinlemesine görüşme) yöntemlerin birlikte kullanılması önerilmektedir. Çünkü sadece rakamlar, bireylerin yaşadığı duygusal ve toplumsal etkenleri açıklamakta yetersiz kalır.
Aşağıdaki sorular, bu konuda yapılacak tartışmalara zemin oluşturabilir:
- İstifa eden memurların yeniden atanmasında cinsiyet temelli farklar kurumsal önyargıları yansıtıyor mu?
- Devletin yeniden atamaya ilişkin yaklaşımı, modern kamu yönetimi ilkeleriyle uyumlu mu?
- KPSS sistemi, bireysel hatalardan sonra “ikinci bir şans” yaratma kapasitesine sahip mi?
- İstifa süreci psikolojik danışmanlıkla desteklenirse, yeniden kamuya dönüş oranı artar mı?
---
Sonuç: Bilimsel Gerçeklik, İnsanî Farkındalık ve Adalet Dengesi
İstifa eden bir memurun KPSS ile yeniden atanması mümkündür; ancak bu olasılık yalnızca yasal değil, aynı zamanda sosyal, etik ve psikolojik dinamiklere bağlıdır. Bilimsel veriler, bu kişilerin önemli bir kısmının pişmanlık değil, yeniden anlam arayışı yaşadığını göstermektedir.
Toplumun ve kamu kurumlarının görevi, bu arayışı yargılamak değil, doğru şekilde yönlendirmektir. Çünkü kamu hizmeti, yalnızca görev sürekliliğiyle değil, insan onuruna ve sosyal adalete saygıyla anlam kazanır.
Kaynaklar:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (Madde 92, 97)
- Kamu Personeli Araştırmaları Dergisi (2023)
- TÜBİTAK Sosyal Bilimler Raporu (2022)
- Emine Güler, Kamu Kurumlarında Algı ve Güven, 2021
- Ergün & Kara, Ankara Üniversitesi Sosyal Psikoloji Dergisi, 2020
- Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Araştırması, 2023